3. TÜRKİYE BALIKÇILIĞININ SORUNLARI VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ SEMPOZYUMU

3. TÜRKİYE BALIKÇILIĞININ SORUNLARI VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ SEMPOZYUMU

Su Ürünleri Kooperatifleri Merkez Birliği tarafından üçüncüsü düzenlenen  “Türkiye Balıkçılığının Sorunları ve Çözüm Önerileri " temalı sempozyum 7-10 Mayıs 2018 tarihlerinde Muğla,  Bodrum’da düzenlendi.

 

Küçük ölçekli balıkçılık, gırgır ve trol balıkçılığının durumu ve yaşanan sıkıntıların yanısıra, balıkçı barınaklarında görülen alt ve üst yapı eksiklikleri ile yönetiminde karşılaşılan sorunlar ele alındı.

 

Sempozyumda, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürü Turgay TÜRKYILMAZ, DEM-BİR (Deniz Ürünleri Avcıları Üreticileri Merkez Birliği) Yönetim Kurulu Başkanı Ali GÜNEY,  Su Ürünleri kooperatifleri ortakları, bölgesel ve il birlik başkanları, ilgili kamu kurum ve kuruluş temsilcileri, üniversitelerin idareci ve birçok akademisyeni, Su Ürünleri Kooperatifleri Merkez Birliği Bilim Kurulu ve basın mensupları yer aldı.

 

 

Su Ürünleri Kooperatifleri Merkez Birliği Genel Başkanı Ramazan ÖZKAYA, sempozyumun açılışında yaptığı konuşmasına,  geçtiğimiz ay vefat eden İstanbul Selimpaşa Su Ürünleri Kooperatifi ortağı ‘Salim Kaptan’ı rahmetle anarak başladı.

Özkaya, “Balıkçılık, çok meşakkatli bir iştir, sabır işidir, sevda, umut işidir. Bizler bu sevdayı, bu umudu bitirmemek için, sürdürülebilirliği sağlayacak avcılık yapmak zorundayız.” dedi.

Deniz kirliliği, aşırı avlanma, stok yetersizliği, kayıt dışı, kural dışı ve yasa dışı avcılık gibi sıkıntılarla birlikte, maalesef önüne geçilemeyen birçok engelin karşılarına çıktığını vurgulayan ÖZKAYA, “Bu yıl üçüncüsünü gerçekleştirmek için bir araya geldiğimiz toplantımızda, önce balıkçılığımızın yaşamış olduğu sorunların tespiti, sonra bu tespitler ışığında çözüm önerilerinin, çıkacak olan Yasa ve  Tebliğlere katkısını, desteğini sağlamak istiyoruz. Özellikle burada alınacak olan ve balıkçılarımız için hayati önemdeki kararların, tebliğe yansıdığını görmek istiyoruz. Bu yansıma, balıkçılarımızın dikkate alınması anlamında da çok önemli yer tutacaktır. Karşılaşılan sorunlara bireysel çözüm arayışları yerine, burada alınan kararların tebliğlerde yer alması, balıkçılığın önünü açacak büyük bir başarı olarak görürüz. Genel Müdürümüz burada, kendilerinin geleceğimizle ilgili, denizlerimizle ilgili, alınacak kararlarda desteklerini esirgemeyeceklerini biliyorum.” diye konuştu.

Balıkçıyı korumanın en büyük yolu, denizlerde stokları korumak

Türkiye denizlerinde yaklaşık 40 bin insanın çalıştığını, dolaylı olarak ise 300 bin kişinin balıkçılıktan ekmek kazandığını, bunun yanı sıra; sektörün ülke ekonomisine 4,5 milyar,  ihracatta da 3,2 milyar lira gibi güçlü bir katkı sağladığı bilgisini de aktaran ÖZKAYA, “Eğer biz bu kadar güçlüysek, buralarda toplantılar yapıyorsak, bu gücümüzün hem toplantılarımıza hem de alınacak kararlara yansımasını istiyorum. Tüm balıkçılarımızı, ülke ekonomisine ve istihdamına sağladıkları katkılar için tebrik ve teşekkür ediyorum. En verimli yılımız olan 2007’de 632 bin ton balık yakalarken, bugün en modern teknelerle, 7 kuvvetinde balığa çıkarken, 10 mil’den 50-60 mil’de balıkçılık yapıyoruz ve buna rağmen, balıkçılığımızı 400 bin tona çıkaramıyoruz. Bu balıkçılığımızın alarm verdiğini gösteriyor. Bugün Karadeniz’de hamsi ve istavritte balık boylarından dolayı sıkıntı yaşanıyor. Biliyorsunuz istavrit 3-4 senede ekonomik boya gelen bir balık, en çok korunması gereken balık. Balıkçı da ‘denizi koru, balığı koru ama beni kim korusun’ diyor. Biz de balıkçıyı korumanın en büyük yolunun, denizlerde stokları korumak olduğunu söylüyoruz. Buraya çok dikkatinizi çekmek istiyorum; 2000 yılında balıkçılık sektörünün üretim (avcılık)  değeri 368 milyon, yetiştiriciliği ise 169 milyon lira, bugün avcılık 1,5 milyara,  yetiştiricilik ise 3 milyar 140 bin liraya çıkmış. Avcılık geri kalmaya başladı. Ülke balıkçılığımızın yüzünü güldürmeliyiz. Biz diyoruz ki, denizler bir bütündür. Denizde çalışan balıkçıların tümü de paydaşımızdır. Denizde bir pasta varsa, 5 metredeki de, 60 metredeki de o pastadan yiyecek. ” dedi.

Başka ülkeler tekne sayısını azaltırken, biz tekne sayımızı artırıyoruz

Dünyada balıkçılıkla ilgili önemli gelişmeleri ve istatistiki bilgileri aktaran ÖZKAYA, “ Teknelere bakıldığında; Yunanistan 19 bin tekneden, 15 bine düşmüş yani 4 bin tekne azalmış. İspanya 7 bin, Portekiz 2 bin, Fransa 2 bin tekne azaltırken, maalesef Türkiye 1000 tane tekne artırmıştır. Dünya ülkeleri denizlerine oranla tekne sayılarını hesaplarken, bizim bu konuda dikkatli olmamız gerektiği açıkça görülmektedir. ” dedi. 

Küresel ısınmanın denizlerde yol açtığı ve açacağı gelişmelerin bilgisini aktaran, ülkelerin bir araya gelerek çözüm arayışlarını hızlandırmaları gerektiğini vurgulayan ÖZKAYA, “İstanbul’da, özellikle de Marmara Denizi, maalesef yıkılan binaların, yapılan hafriyatların moloz dökme yeri oldu. En iyi avlak yerlerine bu molozlar dökülmeye başlandı. İstanbul’da yaşanan bu durumu; ‘siz balıkçılığı bırakın, başka bir iş arayın’ der gibi algılıyoruz. Binlerce yıldan bu yana gelen balıkçılığı ve bundan ekmek yiyen balıkçılarımızı yok saymaya kimsenin hakkı yoktur. Biz bu yaşananlara asla müsaade etmeyeceğiz. Denizleri korumak biz balıkçıların asli görevidir. Çok balık değil, orantılı balık yakalamak, ucuz balık değil, reel fiyatında balık satmak. Eğer, balıkçı teknesinde 20 kişiyle balığa çıkıyor; kamyoncu kazanıyorsa, buzcu kazanıyorsa, kasacı kazanıyorsa, perakende satan kazanıyorsa, balıkçı para kazanamıyorsa, bu sistemde bir yanlışlık var. Biz herkesin kazanmasından, eşit kazanmasından yanayız. Ama aslan payının da denizlerde çalışanın kazanmasından yanayız. ” diye konuştu.

Kandili temizledik, denizleri temizleyemedik

Türk balıkçılığının şuanda önündeki en büyük sorunun ‘şebekecilik’ olduğunu ve bu şebekecilerin sayısının hızla artmasının, emeğiyle, hakkıyla çalışan balıkçılarımıza büyük bir tehdit oluşturduğunun altını çizen Su Ürünleri Kooperatifleri Merkez Birliği Genel Başkanı Ramazan ÖZKAYA,  Marmara’da bir ışık ile avcılık kararı var iken

Maalesef çoğunlukla iki üç adet ışık teknesi ile balıkçılık yapılıyor balıkçı kendi bindiği dalı kesiyorsa biz müsaade etmeyeceğiz, böyle devam ederse ki edecek gözüküyor o halde  “Marmara’da ışığı kapatacağız.'' dedi.

Kota ve Bölgesel balıkçılığa, gerekirse bugün geçmemiz lazım.

Kota ve bölgesel balıkçılık geldiğinde balıkçılarımızın kazancının fazla, giderinin  az olacağını ve denizlerin bu sayede dinlenebileceğini belirten Özkaya, “Denizlerin güçlü olabilmesi için stoklara kendilerini yenileme hakkı vermek zorundayız. Ve inanıyorum ki tüm kooperatif başkanlarımız, gırgırcılarımız da bunu düşünüyor. Ama yasanın boşluğundan dolayı günün şartlarına göre balıkçılık yapıyorlar. Eğer tüm yatırımlarınızı balıkçılığa, denize yaptıysanız; sizin ve çocuklarınızın geleceği denizdir.

Mutsuz olabiliriz, huzursuz olabiliriz ama umutsuz olamayız.

Zamanında hiç tükenmeyeceğini düşündüğümüz balıkçılık gün geçtikçe tükeniyor. Denizlerimizi korumak Sahil Güvenlik, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’ndan önce; Merkez Birliğimizin, bölge ve il birliklerimizin ve kooperatif ortaklarımızın ve tüm balıkçıların asli görevidir. Mutsuz olabiliriz, huzursuz olabiliriz ama umutsuz olamayız. ” dedi.

 

 

Balıkçılar olarak en büyük sorunumuzun kendi içimizde birlik olamamak olduğu vurgusunu yapan DEM-BİR (Deniz Ürünleri Avcıları Üreticileri Merkez Birliği) Yönetim Kurulu Başkanı Ali GÜNEY, “Yerinde yapılmayan tenkitlerin hepimizi olumsuz olarak etkilemekle birlikte gücümüzü de azaltmaktadır. Sorunlarımız çok. Balıkçılığımızın her kesimi şikayetçi ama çözümünü de bulamadığımız bir ortamdayız. Son dört aya baktığımızda, genel müdürlüğümüz üstünde olan siyasi baskıyı biz çok canlı yaşadık. Lagün yasağının kaldırılmasıyla beraber İstanbul’da dalyan yasağı kaldırıldı. 1 sene geçmedi üstünden. 8 seneye geliyoruz 24 metre yasağı var. Burada da adaletsizlik var. 12 metre kayıkla, 60 metre tekneyi aynı kefeye koyuyorsunuz; aynı sularda avlanın diyorsunuz. Bunların biran evvel çözülmesi gerekir. Bizim bugün buraya gelmemizin sebeplerinden biri balıkçılarımızın dertlerini bire bir dinlemek. Bunları not almak, gerekli mercilere yazılı olarak bildirmek ve bunun mücadelesini vermek. Ama şunu görüyoruz ki, biz bir konuyu SÜR-KOOP’la birlikte masaya getiriyoruz, genel müdürlüğümüzle bir araya geliyoruz. Biz odadan çıktığımız anda, bunu duyan bazı kişiler genel müdürlüğü arayarak hakkımızda olumsuz konuşmalar yapıyorlarmış.  Biz  bu şekilde yöneticilerimizi lekelemeye kalkarsak, aciz duruma düşürmeye çalışırsak, balıkçılarımızın hiçbir sorunu çözülmez. Eğer balıkçığın ileri gitmesini istiyorsanız, bizlere yapacağınız en büyük iyilik, yönetici olarak kim varsa maddi manevi desteğinizi esirgememektir. 

Kooperatifler bütün balık hallerinde yerlerini almak zorunda. Kanun var, yönetmelik var ama uygulama yok.” dedi.

Güney, “Her türlü karşı duruşlara rağmen, ışıkla avcılığı serbest bıraktık.  Kurallara uyulmuyor. Vebalimiz büyük. Ama orada bir yanlışımız var yine; Işıkla avlanmayı 15 Eylülde niye başlatıyoruz? Sezon 1 Eylülde açılıyorsa, o gün başlaması gerekir. Kimse kusura bakmasın ve alınmasın ama 15 gün hırsızlara kapıyı açtık. Haksızlık çok var. Bu düzelir mi? Evet düzelir.” dedi.

Türkiye’nin balıkçısının sahipsiz kaldığını, kendilerinin de sahip çıkamadıklarını, bunun nedenlerini de söylediklerini belirten Güney, “Siyasilere seslenmek istiyorum. Allah’ınızı severseniz balıkçının üzerinden elinizi çekin artık. Siyasetçiler artık haddini bilmeli. Onlar vekilse biz asiliz. Bize ne veriyorsunuz? Bir mazot desteği! İndir bindir bunu söylüyorlar. Size mazot desteği veriyoruz... Ama Ziraat Bankası’ndan kredi istediğimizde anamızı ağlatıyorsunuz. Yok yüzde 30, yok yüzde 50 öz sermaye olacak. Gemini ipotek etmem diyorlar, karada taşınmazın olacak. Zaten o kadar zengin olsam senden kredi almam ben. Ya birlik olacağız, ya dirlik olacağız ya da yok olacağız. Biz tarım bakanı olacak adamın tarımdan anlayanını istiyoruz. Artık sesimizi yükseltme zamanı geldi. Artık balıkçının rüştünü ispatlama zamanı geçiyor. Bizim büyük sorunlarımızdan biri de 1380 sayılı Su Ürünleri Kanunudur.” diye konuşmasını sonlandırdı.

 

 

Balıkçılık camiası açısından oldukça önemli birgün yaşandığını, burada toplanan büyük kalabalığın nedenini; artık balıkçılar, balıkçılık yönetimi konusundaki arzularını ve isteklerini en üst düzeyde, en kalabalık ve güçlü bir şekilde dile getirme isteği olarak algılanması gerektiğini dile getiren, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürü Turgay TÜRKYILMAZ, “Bakanlık olarak balıkçılık konusunda önemsediğimiz hususlardan birisi, her bir balıkçının görüşlerine değer vererek, temsil edildiği ilgili birlikler üzerinden almak ve bakanlığımıza iletilen önerileri sürdürülebilir balıkçılık açısından değerlendirmektir. Bu sempozyumdan çıkacak önerileri, çalışmalarımız sırasında değerlendirmelerini yapacağız.” Diye konuştu.

Doğal kaynaklar sonsuz değil, bu kaynaklar gelecek nesillere aktarmamız gereken bir değer, bir emanet.

Dünyada olduğu gibi ülkemizde de avcılık yoluyla elde edilen su ürünleri miktarında sınır noktasına ulaşıldığı tespitinde bulunan Türkyılmaz, “Avcılık yolu ile üretimi artırmaktan ziyade mevcut durumun daha da kötüye gitmesini engellemek için uygun politikaların belirlenmesi, yönetim önlemlerinin getirilmesi ve etkili bir şekilde uygulama konulması gerekmektedir. Dolayısıyla balıkçılık yönetiminde artık daha bilinçli kavramanın zamanının geldiğine hatta geçtiğine inanıyoruz. Artık sizlerden gelen taleplerin ve isteklerin günü kurtarmaya değil, sektörü güçlendirmeye ve geleceği yönlendirmeye katkı sağlaması gerekmektedir. Bunun için biz kamudaki yöneticiler ve bilim insanlarına önemli sorumluluklar düşmekle birlikte asıl sorumluluğun bu kaynakları kullanan siz balıkçılara ait olduğuna inanıyorum. Bugüne kadar maalesef başarılı bir mekanizmanın tam olarak oluşturulamadığının da bilincindeyiz. Çünkü bakanlığımıza gelen talepler, sorumluluk bilinciyle hareket eden balıkçılarımızı hariç tutarak söylüyorum; çoğu zaman daha çok, kaynakların tahrip edilmesine ve sürdürülememesine yönelik oluyor. Bu tür talepler kamunun ve bilim insanlarının balıkçılık yönetiminde koruma ve kullanma dengesinde esas alan, ihtiyatlı yönetim anlayışıyla çelişiyor. Bu kısır döngüyü artık sona erdirmemiz gerekiyor. Yapılması gereken çok zor ve karmaşık da değil, hep birlikte daha samimiyetle ilgili tüm tarafların sorumluluk bilinciyle hareket etmesi işbirliği içinde bulunması gerekiyor. Sorunlara çözüm iradesi koyduğumuz takdirde işletimin çok daha kolay olacağını düşünüyorum. Doğal kaynaklar sonsuz değil, bu kaynaklar gelecek nesillere aktarmamız gereken bir değer, bir emanet. Bu anlayışa sahip olduğumuz sürece de hepimizin balıkçılığı daha sürdürülebilir şekilde yapmasının önü açılacaktır.” dedi.

Üyesi bulunduğunuz kooperatifleri ve birlikleri güçlendirin, isteğinde bulunan Türkyılmaz, “Bireysel olarak çıkan sesininiz, beklediğiniz gibi bir karşılığının olamayacağının farkında olun. Sesinizin ve gücünüzün bir değer kazanmasını istiyorsanız mutlaka kooperatiflerin ve birliklerin ortak bir kararının olmasını sağlamaya çalışın. Ancak bu şekilde fikirlerinin bir anlam kazandığını görmüş olacaksınız.” dedi

Balıkçı teknelerimizin stoklar üzerindeki baskısını azaltmak amacıyla son zamanlarda, uluslararası sularda ve başka ülke karasularında avcılık yapmalarını teşvik etmeye çalıştırdıklarını dile getiren Türkyılmaz, “Bu kapsamda Moritanya başta olmak üzere diğer Afrika ülkeleriyle balıkçılık anlaşması imzalamış ya da imzalama aşamasına gelmiş durumdayız. Burada bize düşen en büyük görev aslında; biyolojik, ekolojik ve sosyoekonomik değerleri gözeterek, aynı kaynağı kullanan bu balıkçılarımızın, kaynağını hakça kullanımını sağlayacak düzenlemeler yapmak ve uygulamaktır. Küçük-büyük balıkçı ayrımı yapmaksızın tüm balıkçıların temsil edildiği bu sempozyumdan çıkacak sonuçlar ve öneriler bize bu konuda yardımcı olacaktır.” diye konuştu.

“No data, no fish”

Verinin bir maden gibi değerli olduğu vurgusunda bulunan Türkyılmaz, “Kaynaklarımızı yönetebilmek, kaynaklar hakkındaki bütün bilgilere sahip olmak ve kaynaklarda yürütülen her faaliyeti kayıt altına almak bizim asli görevlerimizden biri. Bunun için de kaliteli veriye her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Artık küreselleşen dünyada stokların paylaşımında ulusal haklarımızın korunması için de hayati bir önem taşıyor. Katıldığımız uluslararası toplantılarda, kota paylaşımlarında muhatap olduğumuz başlık olarak şu geliyor; -İngilizce olarak: No data, No Fish” yani Türkçesi ‘veri yoksa, balıkta yok’. Dolayısıyla bu nedenle siz balıkçılarımızdan, kooperatiflerimizin yetkililerinden rica ediyorum; verilerle ilgili düzgün ve düzenli bilgi ağını kurun ve yönlendirmiş olduğumuz bakanlık görevlilerimizle paylaşın. Bu verileri bize vermekten, paylaşmaktan imtina etmeyin.” dedi.

 

Sempozyumun 1. Gününde dört farklı başlıkta panel düzenlendi.

• Başkanlığını Prof.Dr. Zafer TOSUNOĞLU’nun yaptığı “Küçük Ölçekli Balıkçılığın Sorunlar ve Çözüm Önerileri” konulu panelde konuşmacılar: Prof.Dr. Gökhan GÖKÇE - Çukurova Üniversitesi, Hamdi ARSLAN - Piraziz Kooperatif Başkanı, Ahmet Erol DOMAÇ - Üsküdar Kooperatif Başkanı, Abdullah ASLAN - Kıyı Balıkçısı Muğla, Ünal GÖRGÜN-Güzelbahçe Kooperatif Başkanı.

• Başkanlığını Prof.Dr. Cemal GÜCÜ’nün yaptığı “Gırgır Balıkçılığı Sorunları ve Çözüm Önerileri” konulu panelde konuşmacılar: Prof.Dr. Cemalettin ŞAHİN - RTE Üniversitesi - Şükrü GALAFAT - Giresun Merkez Su Ürünleri Kooperatif Başkanı, Osman SARI - Şile Kooperatif Başkanı, Mustafa ÇİFTÇİ - Kemer Kooperatif Başkanı, Fatih ÇAVUŞ - Balıkçı/R.Feneri, Gökhan ŞEKERLİSOY - Balıkçı/İskederun.

• Başkanlığını Ramazan ÖZKAYA’nın yaptığı “Balıkçı Barınakları Sorunları” başlıklı panelde konuşmacılar;  Erdoğan KARTAL - İstanbul Birlik Başkanı, Ceyhan ÇETİN - Eski Foça Kooperatif Başkanı, Ahmet YAPICI - İzmir Birlik Başkanı, Nihat ÖNDER - K. Mustafa Paşa Kooperatif Başkanı.

• Başkanlığını Prof.Dr. Gökhan GÖKÇE’nin yaptığı “Dalyan Balıkçılığı Sorunları” konulu panelde konuşmacılar: Prof.Dr. Zafer TOSUNOĞLU -  Ege Üniversitesi, Mithat ALTUNAY - Adana Bölge Birlik Başkanı, Cengiz OVALIOĞLU - Akköy Kooperatif Başkanı, Mahmut Sudi KARATAŞ - Adana Akyatan Dalyan İşletmecisi.

 

Sempozyumun 2. Gününde dört farklı başlıkta panel düzenlendi.

 

  • Başkanlığını Prof.Dr. Vahdet ÜNAL’ın yaptığı “Küçük Ölçekli Balıkçıları Nasıl Bir Gelecek Bekliyor?” konulu panelde konuşmacılar: Erdoğan KARTAL - İstanbul Birlik Başkanı, İsmail GÜLMÜŞ - Kefken Kooperatif Başkanı, Barış KÖKSALAN - Silivri Su Ürünleri Kooperatifi, Celal SAFSOYLU- Karataş Su Ürünleri Kooperatif Başkanı, Serbülent ÖKSÜZ - Salyangoz avcıları Derneği Başkanı.

 

  • Başkanlığını Prof.Dr. Hüseyin ÖZBİLGİN’in yaptığı “Trol Balıkçılığının Sorunları ve Geleceği” konulu panelde konuşmacılar: Atuf MALKOÇ - Samsun Birlik Başkanı, Tuhan KERPELİ - Kefken Kooperatifi, Hüseyin TÜRKER - Balıkçı/MUĞLA, Hüseyin BEŞKARDEŞ- Mersin Su Ürünleri Kooperatifi.

 

  • Başkanlığını Prof.Dr. Saadet KARAKULAK’ın yaptığı “Orkinos Avcılığı ve Kota Dağılımı” konulu panelde konuşmacılar: Ramazan ÖZKAYA - SÜR-KOOP Genel Başkanı, Hasan UYSAL - Çanakkale Birlik Başkanı, Kenan ÇINAR - Balıkesir Birlik Başkanı, Cengiz MENEKŞE - Balık.ı/MUĞLA.

 

  • Başkanlığını Doç. Dr. İlhan AYDIN’ın yaptığı “Bçlgesel Balıkçılık, Kota Uygulamaları ve Coğrafi İşaret Tescili” konulu panelde konuşmacılar: Ramazan ÖZKAYA - SÜR-KOOP Genel Başkanı, Ali GÜNEY - Dem-Bir Genel Başkanı , Barış ZAMAN - Artvin-Rize Birlik Başkanı, Nazlı ŞİMŞEK - GTHB Uzmanı.

 

Ara